Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı öncülüğünde düzenlenen “Dönüşen Çalışma Hayatında İşçi–İşveren Buluşmaları” toplantısı Kahramanmaraş’ta yapıldı
Kahramanmaraş – Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yürütülen “Dönüşen Çalışma Hayatında İşçi–İşveren Buluşmaları” programı, Ramada Otel Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıda, çalışma hayatında yeşil ve dijital dönüşümün etkileri, iş gücü piyasalarının geleceği ve yeni istihdam stratejileri ele alındı.
Programın açılış konuşmasını yapan Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Emin Türker, küresel ölçekte hızlı bir değişim yaşandığını belirterek dijital dönüşümün iş hayatındaki etkilerine dikkat çekti.
Türker, “Bugün yeşil ve dijital dönüşüm sürecinde işçilerin becerilerinin güçlendirilmesi, adil geçiş stratejilerinin oluşturulması ve iş gücünün yeni teknolojilere uyumunun sağlanması büyük önem taşıyor. Bu doğrultuda Bakanlık olarak çalışma hayatında dönüşüm dairemizi kurduk ve adil geçiş stratejisi hazırlıklarına başladık.” dedi.
“Dünya çok hızlı değişiyor”
Konuşmasında yaşadığı bir dijital deneyimi örnek gösteren Türker, “Artık havaalanında bagaj işlemlerinden uçak biletine kadar her şey dijital sistemle yürüyor. Kimseye ihtiyaç duymadan işlemler yapılıyor. Bu bize gösteriyor ki dünya çok hızlı değişiyor. İş gücü de bu değişime aynı hızda hazırlanmalı.” ifadelerini kullandı.
Yeşil ve Dijital Dönüşüm Akademik Açıdan Ele Alındı
Panelin moderatörlüğünü Çalışma Hayatında Dönüşüm Daire Başkanı yürüttü.
Panelde ilk olarak söz alan KSÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özden Görücü, dijital dönüşümün “teknolojiyi stratejik kullanarak insan emeğini verimli hale getirmek” olduğunu belirtti.
Görücü, “Büyük veriye sahip olan kurumlar ve ülkeler gelecekte rekabette öne çıkacak. Hem kamu hem özel sektör bu alanda yatırım yapmalı. Yeşil dönüşüm ise iklim değişikliğine karşı üretim süreçlerinin sürdürülebilir hale getirilmesini kapsıyor.” diye konuştu.
“Doğayı Korumak, Geleceği Korumaktır”
İstiklal Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meltem Koşan ise yeşil dönüşümün çevreye en az zarar verecek üretim modellerine geçiş olduğunu vurguladı.
Koşan, “Yeşil dönüşüm, karbon emisyonunun azaltılması, su ve enerji kaynaklarının verimli kullanılması ve yenilenebilir enerjiye geçişi kapsıyor. Artık sanayi tesisleri ve kamu kurumları kendi enerjisini üretebilecek noktaya geliyor.” dedi.
Yerel Yönetimlerden Dönüşüme Katkı
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Dış İlişkiler Dairesi Başkanı Erdoğan Emrah Hatunoğlu, yerel yönetimlerin dönüşüm sürecine öncülük ettiğini belirterek şu bilgileri verdi:
“Deprem sonrası yeniden yapılanma sürecini yeşil ve dijital bir fırsata dönüştürmek istiyoruz. Güneş enerjisi santralleriyle kendi enerjimizi üretmeye başladık. Ayrıca elektrikli araç şarj istasyonlarını da şehrin çeşitli noktalarında hayata geçiriyoruz.”
Eğitimde Dönüşüm Başladı
Dulkadiroğlu Mesleki Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı Doğukan Cihan Türk, mesleki eğitimin dönüşüm sürecindeki rolüne dikkat çekti:
“Milli Eğitim Bakanlığımızın vizyonu doğrultusunda mesleki eğitim kurumlarımızda yeşil ve dijital dönüşüm odaklı müfredat hazırlıkları başladı. Öğrenciler artık sadece bir meslek değil, aynı zamanda sürdürülebilir üretim kültürünü öğreniyor.” dedi.
Kalkınma Ajansından Sürdürülebilir Projeler
DOĞAKA Uzmanı Ali Küçükler, kalkınma ajanslarının bu süreçte aktif rol üstlendiğini belirterek, “Yeşil Doku Teknik Destek Programı kapsamında işletmelerin dönüşüm maliyetlerini analiz ediyor, karbon ayak izi ölçümlerini destekliyoruz. Ayrıca dijital güvenlik alanında siber güvenlik uzmanı yetiştirme projeleri yürütüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Sanayide Dönüşüm: KİPAŞ’tan Örnekler
KMTSO Başkan Yardımcısı ve Kipaş Holding Yönetim Kurulu Üyesi Hikmet Gümüşer, sanayi sektörünün dönüşüme uyum sağlamak zorunda olduğunu vurguladı:
“Dijital ve yeşil dönüşüm bir tercih değil, bir sorumluluk. Kipaş Holding olarak geri dönüşüm ekonomisine büyük yatırımlar yaptık. Kumaş atıklarını yeniden üretim sürecine kazandırıyoruz, enerji santralleriyle üretim tesislerimizi dönüştürüyoruz.”
Gümüşer ayrıca genç istihdamının önemine değinerek, “Gençlerimize iş değil, işyeri kurma fırsatı vermeliyiz. Dijital dönüşüm, gençlerin önünü açacak en güçlü araçtır.” dedi.
“İnsanı merkeze alan dönüşüm şart”
TİSK İl Temsilcisi Ali Kınacılar, dönüşüm sürecinde en büyük eksikliğin farkındalık olduğunu belirtti:
“Yeşil ve dijital dönüşüm sadece teknolojik değil, insani bir meseledir. Özellikle mavi yakalı çalışanlarımızın bu sürece dahil edilmesi, eğitilmesi gerekiyor. Küçük işletmelerin de farkındalığını artırmalıyız.” dedi.
Dönüşümde En Çok Etkilenecek Kesim İşçiler Olacak”
HAK-İŞ Hizmet-İş Sendikası İl Başkanı Mehmet Akif Dağ, toplantının kapanış konuşmasında dönüşüm sürecine işçi perspektifinden yaklaştı.
Dağ, teknolojik yeniliklerin işçilerin emeğini değersizleştirmemesi gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Yeşil ve dijital dönüşüm konuşulurken, en çok etkilenecek kesimin kim olduğunu unutmamamız gerekiyor: İşçiler. Bir tuşa basarak üretim bandını yöneten sistemlerin devreye girdiği bir döneme giriyoruz. Ancak bu, emekçinin önemsiz hale gelmesi anlamına gelmemeli. Aksine, bu süreçte işçinin bilgi, beceri ve teknolojik yeterliliğini artırmak öncelik olmalı.”
Dağ, sendikaların da bu süreçte aktif rol üstlenmesi gerektiğini vurguladı:
“HAK-İŞ olarak biz, dönüşümün sadece sermaye ve yönetim eksenli değil; emek eksenli de yürütülmesini savunuyoruz. Dijitalleşme, verimliliği artırırken iş güvencesini zayıflatmamalı. Yeşil dönüşüm, çevreyi korurken işçiyi göz ardı etmemeli. Adil geçiş dediğimiz kavram, tam da bu dengeyi kurmak anlamına geliyor.”
Mehmet Akif Dağ, özellikle sendikal eğitimin önemine değinerek şu ifadeleri kullandı:
“Bizim için en önemli konu farkındalıktır. Çalışanlarımızın bu dönüşüm sürecini anlaması, kendini geliştirmesi gerekiyor. Sendikalar olarak dijital okuryazarlık, enerji verimliliği ve sürdürülebilir üretim alanlarında eğitim programları başlatmalıyız. Çünkü geleceğin işçisi sadece kol gücüyle değil, bilgiyle de üretim yapan insandır.”
Dağ konuşmasını, “Dönüşüm sürecinde emeğin sesi güçlü çıkarsa, bu değişim herkes için kazanıma dönüşür.” sözleriyle tamamladı.
Sonuç: Ortak Akılla Geleceğe Hazırlık
Toplantının sonunda tüm konuşmacılar, Türkiye’nin geleceğine yön verecek bu büyük dönüşümün ancak ortak akıl ve güçlü iş birliği ile başarıya ulaşabileceği konusunda görüş birliğine vardı.
Katılımcılar, yeşil ve dijital dönüşümün yalnızca bir teknoloji ya da çevre meselesi olmadığını, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve insani bir dönüşüm süreci olduğunu vurguladı.
Bu kapsamda, kamu kurumlarının stratejik planlama ve mevzuat düzenlemelerinde öncü olması, özel sektörün yenilikçi yatırımlara yönelmesi, üniversitelerin araştırma ve eğitimle bu süreci desteklemesi gerektiği belirtildi.
Yerel yönetimlerin sürdürülebilir şehir politikalarıyla dönüşümün sahadaki uygulayıcısı olacağı, sendikaların ve sivil toplum kuruluşlarının ise emek eksenli adil geçişin teminatı olacağı ifade edildi.
Toplantıda ortaya konan ortak mesaj şu oldu:
“Yeşil ve dijital dönüşüm süreci, Türkiye’nin rekabet gücünü artırırken, çevreye ve emeğe duyarlı bir kalkınma modelinin de temelini oluşturacak. Bu süreci birlikte yönetirsek, sadece bugünü değil, geleceği de kazanırız.”
Program, katılımcıların sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm odaklı ortak proje önerilerini paylaşması ve ilerleyen aylarda bölgesel eylem planı hazırlanması kararıyla sona erdi.
News
